Tasarrufun iptali davası; alacağını icra takibi yoluyla borçludan tahsil edemeyen alacaklının,borçlunun son 5 yıl içerisinde gayrimenkul veya menkul mallarına ilişkin mal kaçırmak saiki ile yapmış olduğu tasarruflarını iptal etmek amacıyla, borçluya ve malı devralan üçüncü kişiye karşı açtığı bir dava türüdür.
Konunun Ticari Olup Olmamasına Bakılmaksızın Görevli Mahkeme Asliye Hukuk Mahkemeleridir. (HMK m.2)
Kanunda tasarrufun iptali davası için özel yetkili bir mahkeme belirlenmediğinden bu davada yetkili mahkeme HMK. Md. 6’daki genel yetki kurallarına göre belirlenecektir. Hukuk Muhakemeleri Kanunu Madde 6’ya göre genel yetkili mahkeme davalının dava tarihindeki yerleşim yeri mahkemesidir.
Ayrıca, Tasarrufun iptali davasında en az iki davalı bulunduğundan, (HMK md.7/1) “Davalı birden fazla ise dava, bunlardan birinin yerleşim yeri mahkemesinde açılabilir” hükmü gereğince, davalılardan birinin yerleşim yeri mahkemesinde bu dava açılabilir.
Kritik Nokta: Taşınmazın bulunduğu yer, -Bu dava Taşınmazın aynına ilişkin bir dava olmadığındankonusu taşınmaz olan tasarrufun iptali davasında seçimlik yetkili yer olarak tercih edilemez. (HMK m.6)
1- Elinde Geçici Aciz Vesikası Veya Kesin Aciz Vesikası Bulunan Bütün Alacaklılar (İİK m.277)
2- İflas İdaresi
3- İİK 245 ve İİK 255/3 Düzenlemelerinde Yer Alan İflasa İlişkin Durumlarda Alacaklılar
1-
Borçluya karşı, -
Zorunlu
2-
Borçlu ile hukuki ilişki kuran kişiye (kaçırılan malın devredildiği kişiye),
- Zorunlu
a. Malı Devralan Kişi De Başkasına Devretmişse → Borçlu malı kaçırmak için birisine devreder ve bu kişi de malı başkasına devrederse bu kişiye dördüncü kişi denir. Bu durumda 4. kişinin kötü niyetli olması yani ortada bir mal kaçırma işlemi olduğunu
bilmesi durumunda bu davada hem borçlu hem malı devralan kişi hem de bu kişiden devralan kötü niyetli kişi üçü de davalı olur. Ancak bu 4. kişi dediğimiz kişi ortada bir mal kaçırma olduğunu bilmiyorsa davalı olamaz
2- Borçlunun ödeme yaptığı kişiler ile bu kişilerin mirasçıları
Görüldüğü üzere Tasarrufun İptali Davasında en az iki davalı olur.
1. Alacaklı İle Borçlu Arasında Gerçek Bir Borç İlişkisi Olmalıdır. Tasarrufun iptali davası, borçluya ve malı borçludan devralan üçüncü kişiye karşı açılacağından, bu şekilde üçüncü kişinin hukuki güvenliği korunmak istenmiştir.
2. Borçlu Hakkında Kati Veya Geçici Aciz Vesikasının Olması Gerekir; icra takibi konusu edilen alacağın borçlusu hakkında aciz vesikasının alınması gerekir. Ancak, davanın açılması aşamasında aciz vesikasına ihtiyaç yoktur. Aciz vesikası, sonradan ikame edilebilen dava şartlarındandır. Alacaklı, yani tasarrufun iptali davasında davacı kişi davanın her aşamasında, temyiz süreci de dahil olmak üzere, aciz vesikasını mahkemeye sunabilir. Davanın başında geçici aciz vesikasını sunan davacı, daha sonra kesin aciz vesikasını dosyaya ibraz etmek zorundadır. Borçlunun haczi kabil malı olmadığını gösteren haciz tutanağı da aciz vesikası yerine geçer.
3. Borçlu hakkında başlatılmış olan icra takibinin kesinleşmiş olması gerekir. Ödeme emrine itiraz edilmişse itirazın iptali davası açılmadan bu yola başvurulamaz. Ancak bazı Yargıtay içtihatlarına göre icra takibi, Tasarrufun İptali Davasının açıldığı gün ya da sonra açıldığı günden sonra da başlatılabilir. (17. HD. 26/11/2012 T: 6703/13012) (17. HD. E.2012//6703 K. 2012/13012 T. 26/11/2012) (17. HD. 11/03/2013 T. 5718/3199)
4. Tasarrufun iptali davalarının dinlenebilmesi için borcun, iptali istenen tasarruftan önce doğması gerekir.* Bu konuda iki farklı görüş bulunsa da genel kanı borcun, iptali istenen tasarruftan önce doğması gerektiği yönündedir.(Yargıtay 15 HD, Yargıtay HGK, Yargıtay 17 HD farklı tarihlerdeki birçok kararında bunu belirtmiştir.) Fakat Yargıtay 13 HD karşıt görüş ile iptal davası açılabilmesi için alacağın iptale tabi tasarruftan önce veya sonra doğmuş olmasının önemli olmadığını belirtmektedir.
Tasarrufun İptali Davası malın aynına ilişkin bir dava olmadığından icra takibine konu olan alacak miktarı ile tasarrufa konu olan taşınmazın değerinden hangisi az ise dava değeri ona göre belirlenir ve harçlandırılır.
Muvazaa Sebebiyle Tasarrufun İptali (BK m.19) Davası
Süreye Tabi Değildir. Borçlunun yaptığı tasarruf işlemlerinin hiç yapılmamış olduğunun
tespiti amacıyla açılan bu dava İİK. m.283/2
uygulanmaz yani bedele dönüşmez. (Üçüncü kişi tazminat ile sorumlu tutulamaz)
Tasarrufun İptali Davasında (İİK m.277 vd) zamanaşımı değil hak düşürücü süre vardır.
1.
Dava açma hak düşürücü süresi; tasarruf işlemin
alacaklı tarafından bilindiği veya bilinmesini
gerektiren açık emarelerin bulunduğu hâllerde bu tarihten itibaren
beş(5) yıldır.
2.
Borçlu tarafından, “ivazsız” veya “aciz halinde”
yapılan tasarrufların geçersiz kabul edilmesi; Bu süre; (1)haciz tarihinden, (2)haczedilecek mal bulunmaması
dolayısıyla acze düşmeden veya
(3)iflasın açılmasından itibaren geriye doğru sayılan süreyi ifade eder. Bu
süre iki(2) yıldır.
3. Aciz
halinde yapılan tasarrufların iptalinde geriye dönük olarak bakılacak süre bir(1) yıldır. (hacizden, haciz tutanağının tutulmasından veya iflasın
açılmasından önceki 1 yıllık süre içinde
yapılan tasarruflar) (İİK m.279’daki
dört hal). 1 yıllık süre dava açma süresi değildir, geriye doğru bakılacak
süredir.
İptal davasına konu olabilecek tasarruflar İcra İflas Kanunu’nun 278,279
ve 280. Maddelerinde düzenlenmiş ve gruplara ayrılmış olsa da iptali
talep edilen tasarrufun hukuki sebebini belirlemek
ve hangi madde kapsamına girdiğini tayin etmek hakimin görevidir. Dolayısıyla
davacı tarafından bu üç maddeden
herhangi birine dayanılarak dava açılmış olsa da hakim bir diğer maddeye göre karar verebilir. Aşağıda kanun maddelerini paylaşmadan önce belirtmeliyim ki, borçlunun; alacakları aleyhine malvarlığını azaltıcı
nitelik taşıyan her türlü -en geniş anlamı ile- hukukî işlemleri, iptal davasına konu olabilir. Ancak iyiniyetli üçüncü kişilerin hakları,
kanun kapsamında koruma alınmıştır. (Bkz. İcra ve İflas Kanunu madde 282)
İvazsız
tasarrufların butlanı: Madde 278 – (Değişik:
18/2/1965-538/114 md.) Mutat hediyeler müstesna
olmak üzere, hacizden veya haczedilecek mal bulunmaması sebebiyle acizden yahut
iflasın açılmasından haczin veya aciz vesikası verilmesinin sebebi olan yahut masaya kabul olunan alacaklardan en eskisinin tesis edilmiş
olduğu tarihe kadar geriye doğru olan müddet içinde yapılan bütün bağışlamalar ve ivazsız tasarruflar
batıldır. Ancak, bu müddet haciz veya aciz yahut iflastan evvelki
iki seneyi geçemez.
Aşağıdaki tasarruflar bağışlama
gibidir(Anayasa Mahkemesi’nin 26/1/2022 tarihli
ve E.: 2021/9, K.: 2022/4 sayılı Kararı ile bu fıkranın (1) numaralı bendinde
yer alan “usul ve” ve “sıhren üçüncü
dereceye kadar (bu
derece dahil) hısımlar,” ibareleri iptal edilmiştir. Bu kararın Resmî Gazete’de
yayımlanmasından başlayarak dokuz ay sonra (22/12/2022) yürürlüğe
gireceği hüküm altına alınmıştır.) (Anayasa
Mahkemesinin 16/12/2021 tarihli ve E.:2021/52;
K.:2021/97 sayılı kararı ile bu bentte yer alan “Karı ve koca ile…” ibaresi
iptal edilmiştir. Bu kararın Resmî Gazete’de
yayımlanmasından başlayarak dokuz ay sonra (22/12/2022) yürürlüğe gireceği
hüküm altına alınmıştır.)
1.(Değişik
: 9/11/1988-3494/53 md.) Karı ve koca ile usul ve füru, (İptal ibare: Anayasa
Mahkemesi’nin 11/7/2018 tarihli ve E.: 2018/9, K.: 2018/84 sayılı Kararı
ile.) sıhren üçüncü dereceye kadar (bu derece
dahil) hısımlar, evlat edinenle evlatlık
arasında yapılan ivazlı tasarruflar,
2. Akdin yapıldığı sırada, kendi verdiği şeyin
değerine göre borçlunun ivaz olarak pek aşağı bir fiyat kabul ettiği akitler,
3. Borçlunun kendisine yahut üçüncü bir şahıs
menfaatine kaydı hayat şartiyle irat ve intifa hakkı tesis ettiği
akitler ve ölünceye kadar bakma akitleri.
Acizden dolayı butlan: Madde 279 – Aşağıdaki
tasarruflar borcunu ödemiyen
bir borçlu tarafından hacizden veya mal bulunmaması
sebebile acizden yahut iflasın açılmasından evvelki bir sene içinde yapılmışsa
yine batıldır:
1 – Borçlunun teminat göstermeği evvelce
taahhüt etmiş olduğu haller müstesna
olmak üzere borçlu
tarafından mevcut bir borcu temin
için yapılan rehinler;
2 – Para veya mutat ödeme vasıtalarından gayrı
bir suretle yapılan ödemeler; 3 – Vadesi gelmemiş borç için yapılan
ödemeler.
4. (Ek : 9/11/1988-3494/54 md.) Kişisel hakların
kuvvetlendirilmesi için tapuya
verilen şerhler.
Bu tasarruflardan
istifade eden kimse borçlunun hal ve
vaziyetini bilmediğini ispat eylerse iptal davası dinlenmez.
Zarar verme kastından
dolayı iptal: Madde 280 – (Bu madde başlığı “Diğer butlan halleri:”
iken, 17/7/2003 tarihli ve 4949 sayılı Kanunun
66 ncı maddesiyle metne işlendiği
şekilde değiştirilmiştir.)– (Değişik: 18/2/1965-538/115 md.) (Değişik birinci
fıkra: 17/7/2003-4949/66 md.) Malvarlığı borçlarına yetmeyen bir borçlunun, alacaklılarına zarar verme kastıyla
yaptığı tüm işlemler, borçlunun içinde bulunduğu
malî durumun ve zarar verme kastının, işlemin diğer tarafınca bilindiği veya
bilinmesini gerektiren açık emarelerin bulunduğu
hâllerde iptal edilebilir. Şu kadar ki, işlemin gerçekleştiği tarihten itibaren beş yıl içinde borçlu aleyhine haciz veya
iflâs yoluyla takipte bulunulmuş olmalıdır. (Mülga ikinci fıkra: 17/7/2003-4949/103 md.) (Değişik: 9/11/1988-3494/55 md.) Üçüncü şahıs, borçlunun
karı veya kocası, usul veya füruu ile üçüncü dereceye kadar (bu derece dahil)
kan ve sıhri hısımları, evlat edineni
veya evlatlığı ise borçlunun birinci fıkrada beyan olunan durumunu bildiği farz olunur. Bunun hilafını üçüncü şahıs, ancak
279 uncu maddenin son fıkrasına göre isbat edebilir. Ticari işletmenin veya işyerindeki mevcut ticari
emtianın tamamını veya mühim bir kısmını devir veya satın alan yahut bir kısmını iktisapla
beraber işyerini sonradan
işgal eden şahsın,
borçlunun alacaklılarını
ızrar kasdını bildiği ve borçlunun
da bu hallerde ızrar kastiyle hareket ettiği kabul olunur. Bu karine, ancak iptal davasını açan alacaklıya
devir, satış veya terk tarihinden en az üç ay evvel keyfiyetin yazılı olarak bildirildiğini veya ticari işletmenin bulunduğu yerde görülebilir levhaları asmakla beraber
Ticaret Sicili Gazetesiyle; bu mümkün olmadığı takdirde
bütün alacaklıların ıttılaını temin edecek şekilde münasip
vasıtalarla ilan olunduğunu ispatla
çürütülebilir.
Hacizde, davacı alacaklı iptal davasını kazanınca malın maliki olarak üçüncü kişi kalmaya devam eder; ancak alacaklı, cebri icra yoluyla haczettirip sattırma hakkına sahiptir. Satıştan sonra bir para artarsa bu da üçüncü kişiye verilir. İptal davası, üçüncü kişinin elinden çıkarmış olduğu mallar yerine geçen değere ilişkinse üçüncü kişi, bu değer oranında tazminat ödemeye mahkum edilir.
İflasta, iflas idaresi veya alacaklı (m. 245), iptal davasını kazanırsa dava konusu mal iflas masasına alınır, iflas idaresi tarafından satılır ve satış parası tüm alacakların ödenmesine ayrılır. Bundan sonra bir para artarsa üçüncü kişiye verilir.
İptal davasını kaybeden üçüncü kişi, karşılık olarak
o şeyi veya bedelini borçludan ya da borçlu
iflas etmişse iflas masasından isteyebilir. (İİK madde 283)
İpucu – Borçlunun mal kaçırma ihtimali söz konusu ise dava açmadan önce mahkemeye başvurarak taşınmaza ihtiyati haciz konması talep edilebilir.(Bu durum dava dilekçesinde de talep şeklinde belirtilebilir.) Uygulamada 281/2 uyarınca ihtiyati haciz konulmaktadır.( Yargıtay 23. Hukuk Dairesi E. 2014/6374 K. 2015/5794) İcra ve İflas Kanunu’nun 281/2. maddesi uyarınca tasarrufun iptali davasında uygulanan ihtiyati haciz tasarrufun iptali davasının kabulüyle kesin hacze dönüşür. İİK
m.281 uyarınca ihtiyati hacze esas teminatın lüzum ve miktarı mahkemece takdir ve tayin olunur. Uygulamada %15 olarak uygulanmaktadır.
Öneri – Yaşadığınız uyuşmazlık için yargı birimlerine başvurmadan önce avukatınıza danışınız.
Kaynakça:mevzuat.gov.tr,resmigazete.gov.tr,tbbdergisi.barobirlik.org.tr, Pekcanitez&Atalay&Özekes- İcra İflas Hukuku-İstanbul(2018), Baki Kuru -İcra İflas Hukuku(2016), Talih Uyar-TBB Dergisi(2018)
Av. Fevzi VIZVIZ TBS Avukatlık Ortaklığı Dava ve Danışmanlık Birimi